HEMEN TEKLİF AL
Çini, toprağın pişirildikten sonra şekil verilip kap-kacak, tabak, vazo, sürahi vb. eşyalar üretilmesine dayalı bir el sanatıdır. Aynı zamanda fayans, porselen tabak, seramik gibi eşyaların süslenmesinde kullanılan bir yüzü sırlı, renkli dekor ve motiflerle işlenmiş kaplama malzemesine, bu malzemeyle işlenmiş eşyalara çini, bu süsleme işine de çinicilik denir.
Çini sanatını; geleneksel Türk Seramik sanatının atası olarak görmekteyiz. Çini’nin Uygurlara kadar uzanan bir geçmişi vardır. Çini, bir sanat tarihi konusu kadar; yaşayan bir sanat dalımız olarak, bugün de güncelliğini korumaktadır.
Mimari yapılara girdiğimizde, ilk dikkati çeken o mekanlara döşenmiş çini bezemelerdir. Bu bezemeler tabi ki mimaride bir ayıp kapatmak arzusu ile değil, mimarinin tamamlayıcı bir ögesi olarak düşünülmüştür.
Bugün yıkılmış temelleri dahi kaybolmaya yüz tutmuş bir eser olan, Beyşehir Gölü kıyısındaki Selçuklu Dönemi Kubad Abat Sarayı, kazılar sonucu çinileri sayesinde ortaya çıkmış ve adını Dünya’ya duyurmuştur.
Selçuklu ve Osmanlı mimarisinde mimarinin ayrılmaz bir parçasını oluşturan çini, ne yazık ki günümüz mimarisinde çok az kullanılan dekoratif unsur haline gelmiştir.
Bugün mimarlık fakültelerinde bu konuyla ilgili hiçbir ders okutulmamaktadır. Ancak sanat tarihi veya mimarlık tarihinde zikredilmektedir.